Hitit mimarisindeki anıtsallık, büyük ölçüde mimarîye bağlı olarak gelişen heykel ve kabartmalarda da görülür. Günümüze kadar gelen Hitit figüratif sanat eserleri tapınaklarda ya da saraylarda kralların diktirdiği anıtlarda yer alırlar. Bu nedenle ele geçen heykel ve kabartmalar, dinin etkisinde saray sanatı ürünüdür.Alacahöyük'deki SfenksIı Kapı kabartmaları, Yazılıkaya Açıkhava Tapınağı"ndaki kabartmalar ve Yerkapı sfenksleri bunun en özgün örnekleridir.
Hititlerde mimarî ve kabartma sanatının birlikteliğine, aynı zamanda anıtsallığına verilebilecek en güzel örneklerden biri de ortostatlardır.Büyük heykellerin ve ortostatların yam sıra, aynı üslûba göre yapılmış fil dişi, tunç ve taştan heykelcik ve kabartmalar da önemli bir yer tutarlar. Tasvirinin yapıldığı canlıdan (insan, hayvan gibi) küçük ve üç boyutlu olan bu figürlerin taşınması da oldukça kolaydır.Anadolu'da daha önceden bilinen maden işçiliği, Hititler tarafından geliştirilmiştir. Altın ya da tunçtan yapılı küçük heykel ve kabartmalar bulunur. Hitit tanrılarını temsil eden bu eserlerdeki insan figürlerinin, iri badem gözleri, çatma kaşları, iri kemerli burunları ve gülümseyen dudakları vardır.
Kabartmalarda ise, baş ve ayaklar profilden, göz ise cepheden işlenmiştir Hitit heykel ve kabartma sanatı kapsamına giren eserlerde ayrıca şu özellikler göze çarpar: İlâhlar ve krallar ellerinde bir şey taşısın ya da taşımasınlar, bir kolları köşegen durumda öne uzatılmış, diğer kollar ise göğüs hizasında yere paralel durumdadır. Sakallı ya da sakalsızdırlar, ancak, hiçbir zaman bıyıklı değildirler Göz, kulak, burun, sakal gibi detaylar genellikle aym kalıptan çıkmış gibidir. Bütün figürlerde eller yumruk biçimindedir.Binalardan ayrı olarak, kayalar üzerinde yapılmış kabartmalar da bulunmaktadır. Yazılıkaya Kabartmaları; Boğazköy yakınındaki açık hava tapınağındadır. Kayaların yanları düzleştirilip, üzerine iki büyük friz hâlinde iki tanrı alayının karşılaşma töreni işlenmiştir Geç Hitit dönemi sanatı, İmparatorluk dönemi kültürünün devamı olmakla beraber, bazı farklılıklara sahiptir. Başka kültürlerin ve yörelerin etkisi, bu dönemde artmıştır.Mimarlık, heykel ve kabartmacılık bir arada uygulandığı gibi, bağımsız olarak işlenen heykeller de yapılmıştır. Kentlerin dışında kalan arazilerde mezar taşı veya sunak olarak kullanılan, üzeri kabartmalı dikili taşlar (stel) bu dönemin yenilikleri arasındadır.
Alıntıdır...
Hititlerde mimarî ve kabartma sanatının birlikteliğine, aynı zamanda anıtsallığına verilebilecek en güzel örneklerden biri de ortostatlardır.Büyük heykellerin ve ortostatların yam sıra, aynı üslûba göre yapılmış fil dişi, tunç ve taştan heykelcik ve kabartmalar da önemli bir yer tutarlar. Tasvirinin yapıldığı canlıdan (insan, hayvan gibi) küçük ve üç boyutlu olan bu figürlerin taşınması da oldukça kolaydır.Anadolu'da daha önceden bilinen maden işçiliği, Hititler tarafından geliştirilmiştir. Altın ya da tunçtan yapılı küçük heykel ve kabartmalar bulunur. Hitit tanrılarını temsil eden bu eserlerdeki insan figürlerinin, iri badem gözleri, çatma kaşları, iri kemerli burunları ve gülümseyen dudakları vardır.
Kabartmalarda ise, baş ve ayaklar profilden, göz ise cepheden işlenmiştir Hitit heykel ve kabartma sanatı kapsamına giren eserlerde ayrıca şu özellikler göze çarpar: İlâhlar ve krallar ellerinde bir şey taşısın ya da taşımasınlar, bir kolları köşegen durumda öne uzatılmış, diğer kollar ise göğüs hizasında yere paralel durumdadır. Sakallı ya da sakalsızdırlar, ancak, hiçbir zaman bıyıklı değildirler Göz, kulak, burun, sakal gibi detaylar genellikle aym kalıptan çıkmış gibidir. Bütün figürlerde eller yumruk biçimindedir.Binalardan ayrı olarak, kayalar üzerinde yapılmış kabartmalar da bulunmaktadır. Yazılıkaya Kabartmaları; Boğazköy yakınındaki açık hava tapınağındadır. Kayaların yanları düzleştirilip, üzerine iki büyük friz hâlinde iki tanrı alayının karşılaşma töreni işlenmiştir Geç Hitit dönemi sanatı, İmparatorluk dönemi kültürünün devamı olmakla beraber, bazı farklılıklara sahiptir. Başka kültürlerin ve yörelerin etkisi, bu dönemde artmıştır.Mimarlık, heykel ve kabartmacılık bir arada uygulandığı gibi, bağımsız olarak işlenen heykeller de yapılmıştır. Kentlerin dışında kalan arazilerde mezar taşı veya sunak olarak kullanılan, üzeri kabartmalı dikili taşlar (stel) bu dönemin yenilikleri arasındadır.
Alıntıdır...