Yıllar süren çaba ve denemeler sonunda, Yunanlı1ar mermer üzerine insan tipi işlemekte büyük başarı sağladılar. Ortaya çıkardıkları eserlerde, kusursuz denecek bir taklide eriştiler. Diğer taraftan tunçtan dökülen figürlerde de aynı başarıyı gösterdiler.
Klâsik Yunan heykeltıraşlığında en büyük yenilik, heykellerin frontal duruşlarımı! değişip, vücutların ağırlığının bir bacak üzerine verilmesidir. Böylece heykelin ana ekseni düz bir çizgi yerine, eğri bir çizgiye dönüşmüş, yapılan heykeller doğal gerçekliğe kavuşturulmuştur. Arkaik heykellerdeki sertlik, yerini yumuşak bir üslûba terketmiştir.
Klâsik tarzdaki gelenek devam ettikçe, sanatçılar dikkatlerini belirli kişilerin özelliklerini yansıtan çalışmalara çevirmişler, böylece portre sanatı gelişmeye başlamıştır.
Bu çağda büyük sanatçı isimleriyle karşılaşırız. Aşağı yukarı birbirinin çağdaşı olan Myron (Miron), Phidias (Fidyas) ve Polycletos (Polikletos),V. yy. Yunan heykelini temsil ederler.
Myron, heykele hareket getiren insan olarak bilinir. Ünlü "Disk Atan Atlet" heykelinde, birbirine zıt olan hareketler arasında belli bir durgunluğu ve donukluğu sağlayabilmiştir.
Perikles zamanında Atina şehrinin yeniden inşasını yöneten Phidias, Partenon Tapınağı için altın ve fil dişinden yaptığı "Atena"sı ve Partenon frizleriyle tanınır. Ancak, Phidias'a ait eserlerden bu güne kalabilenler, Partenon'daki frizlerden kalan bazı kısımlardan ibarettir. Gerek bunlardan ve gerekse Romalıların yaptığı kopyalardan, Phidias'ın gerçekçi, heyecan duygusunu.veren, insan vücut ve elbise kıvrımlarım oldukça yumuşak biçimde yansıtan bir sanatçı olduğunu anlamaktayız.
Polycletos; "sanat" konusunda kitap da yazmış olan sanatçı, insan vücudunu ideal ölçülere bağlamıştır. Ona göre ideal insanın boyu, baş yüksekliğinin yedi mislidir. Ayrıca o, Arkaik dönemin frontal heykellerindeki simetri arzusuna son vermiş, simetriyi karşılıklı kitlelerin aynı oluşunda değil, dengesinde aramıştır. Örneğin, sol bacağın biraz geriye alınmasına karşılık, baş biraz sağa döndürülürse denge sağlanmış olacaktır.
M.Ö. IV. yy.'ın ünlü Yunan heykeltıraşları Scopas (Skopas), Praxitelos (Praksiteles) ve Lysippos (Lizippos)'dur.Scopas'm eserleri Bodrum Mousoleumu'nda bulunuyordu. Yaptığı heykellerde tanrı ya da insanlar; hiddet ve heyecan gibi hâllerde tasvir edilmiş, yam duygular insan yüzlerinde yansıtılmıştır.
Praxitelos ile birlikte Yunan sanatına çıplak kadın heykeli girmiştir. Onun zamanında dine bağlılığın azalması veya dinî anlayışın farklılaşmasının bir sonucu olarak, tanrılar, oldukça insanlaştırılmış, bunlar daha çok belirli bir iş yaparken gösterilmeye çalışılmıştır. Ünlü heykelleri arasında Çocuk Diyonizos'u Kolunda Taşıyan Hermes örnek gösterilebilir. Hermes heykeli her bakımdan doğal, içinden geldiği gibi duran ve kusursuz bir orana göre sapılmıştır. Ancak, Diyonizos heykelina eki oran, Hermes'teki kadar uyumlu değildir.
Alıntıdır...
Klâsik Yunan heykeltıraşlığında en büyük yenilik, heykellerin frontal duruşlarımı! değişip, vücutların ağırlığının bir bacak üzerine verilmesidir. Böylece heykelin ana ekseni düz bir çizgi yerine, eğri bir çizgiye dönüşmüş, yapılan heykeller doğal gerçekliğe kavuşturulmuştur. Arkaik heykellerdeki sertlik, yerini yumuşak bir üslûba terketmiştir.
Klâsik tarzdaki gelenek devam ettikçe, sanatçılar dikkatlerini belirli kişilerin özelliklerini yansıtan çalışmalara çevirmişler, böylece portre sanatı gelişmeye başlamıştır.
Bu çağda büyük sanatçı isimleriyle karşılaşırız. Aşağı yukarı birbirinin çağdaşı olan Myron (Miron), Phidias (Fidyas) ve Polycletos (Polikletos),V. yy. Yunan heykelini temsil ederler.
Myron, heykele hareket getiren insan olarak bilinir. Ünlü "Disk Atan Atlet" heykelinde, birbirine zıt olan hareketler arasında belli bir durgunluğu ve donukluğu sağlayabilmiştir.
Perikles zamanında Atina şehrinin yeniden inşasını yöneten Phidias, Partenon Tapınağı için altın ve fil dişinden yaptığı "Atena"sı ve Partenon frizleriyle tanınır. Ancak, Phidias'a ait eserlerden bu güne kalabilenler, Partenon'daki frizlerden kalan bazı kısımlardan ibarettir. Gerek bunlardan ve gerekse Romalıların yaptığı kopyalardan, Phidias'ın gerçekçi, heyecan duygusunu.veren, insan vücut ve elbise kıvrımlarım oldukça yumuşak biçimde yansıtan bir sanatçı olduğunu anlamaktayız.
Polycletos; "sanat" konusunda kitap da yazmış olan sanatçı, insan vücudunu ideal ölçülere bağlamıştır. Ona göre ideal insanın boyu, baş yüksekliğinin yedi mislidir. Ayrıca o, Arkaik dönemin frontal heykellerindeki simetri arzusuna son vermiş, simetriyi karşılıklı kitlelerin aynı oluşunda değil, dengesinde aramıştır. Örneğin, sol bacağın biraz geriye alınmasına karşılık, baş biraz sağa döndürülürse denge sağlanmış olacaktır.
M.Ö. IV. yy.'ın ünlü Yunan heykeltıraşları Scopas (Skopas), Praxitelos (Praksiteles) ve Lysippos (Lizippos)'dur.Scopas'm eserleri Bodrum Mousoleumu'nda bulunuyordu. Yaptığı heykellerde tanrı ya da insanlar; hiddet ve heyecan gibi hâllerde tasvir edilmiş, yam duygular insan yüzlerinde yansıtılmıştır.
Praxitelos ile birlikte Yunan sanatına çıplak kadın heykeli girmiştir. Onun zamanında dine bağlılığın azalması veya dinî anlayışın farklılaşmasının bir sonucu olarak, tanrılar, oldukça insanlaştırılmış, bunlar daha çok belirli bir iş yaparken gösterilmeye çalışılmıştır. Ünlü heykelleri arasında Çocuk Diyonizos'u Kolunda Taşıyan Hermes örnek gösterilebilir. Hermes heykeli her bakımdan doğal, içinden geldiği gibi duran ve kusursuz bir orana göre sapılmıştır. Ancak, Diyonizos heykelina eki oran, Hermes'teki kadar uyumlu değildir.
Alıntıdır...