Sanat - Sanat Tarihi
Anadolu'nun batısında, Gediz ve Küçük Menderes vadilerini içine alan bölge üzerinde kurulmuştur (M.Ö. 680). Bu uygarlığın en önemli olaylarından biri, parayı bulmuş olmalarıdır. Elektron denilen altın-gümüş karışımı bir maddeden yapılı ilk Lidya sikkelerinin görüntüsü baklaya benzemektedir. Lidyalıları devrin en zengin devleti yapan sebepler şunlardır: Ülke arazisinin verimli olması, bölgedeki akar sulardan Sartçay yataklarında altımn bol olması ve başkent Sardes'in (bu günkü Salihli) doğu-batı ticaret yolunun (Kral Yolu) üstünde bulunmasıdır.MÖ. 547 yılında Pers egemenliğine giren Lidyalılarda Ana Tanrıça (Kybele)'ya inancın sürdüğü, son zamanlarında Yunan tanrılarının da benimsendiği görülmektedir.
Mimari: Yapıların temelleri taş, döşe-mesi ise sıkıştırılmış sert kilden yapılıdır. Bir veya iki odalı evler bitişik düzendedir. Duvarlar kerpiçtir.Başkent Sardes'de yapılan kazılarda özenle yapılmış taş ve mermer yapılara rastlanmıştır. Diğer bölgelerde halkın taş duvarlı, ahşap damlı ve birçoğu sazdan yapılmış evlerde oturduğu sanılmaktadır Lidyalılar, ölülerini Frigler gibi tümülüslere gömmüşlerdir. Ancak Lidya tümülüslerinde taştan yapılı ayrı bir mezar odası ve buraya ulaşılan yollar yapılmıştır. Bunlarda oldukça zengin ölü hediyeleri bulunmuştur. Sahipleri kral ya da soylulardır. Orta ve aşağı tabakadan sayılan insanlar ise kayalara oyulmuş mezar odalarına gömülmüşlerdir.
Küçük El Sanatları: Lidya uygarlığında gelişmiş bir heykel sanatı vardır. Çeşitli Lidya tümülüslerinde ele geçen mermer heykellerde Doğu ve Batı etkilerinin kaynaşıp, sonuçta Lidyalılara has bir niteliğin ortaya çıktığı görülür. Batı Anadolu'da, yuvarlak motiflerin, yerlerini köşelilere bıraktığı "Geometrik Dönem" başlar (M.Ö. 950-600). Bu dönemi ise seramikte Doğu stili (Oryantalizan) ile siyah ve kırmızı figür tekniklerinin kullanıldığı dönem izler (M.Ö. 600-480). Her iki dönem arasında hüküm süren Lidyalılar, diğer Batı Anadolu uygarlıkları (Karya, Likya) gibi. Klâsik dönemin alt yapışım oluşturan eserler üretmişlerdir.
Üzerlerinde arslan, geyik, keçi ve kuş gibi hayvanların tasvir edildiği, yüksek bir konik ayağa sahip vazoların Lidyalıların buluşu olduğu sanılmaktadır Döneme ait buluntular arsında fil dişi ve altından yapılma heykeller, altından takı, rozet ve düğmeler önemli bir yer tutar. Sardes'te bulunan mermer tapınak modeli, çeşitli kabartmalarla süslü ve o dönem heykel sanatının ilginç örneklerindendir.
Alıntıdır...
Anadolu'nun batısında, Gediz ve Küçük Menderes vadilerini içine alan bölge üzerinde kurulmuştur (M.Ö. 680). Bu uygarlığın en önemli olaylarından biri, parayı bulmuş olmalarıdır. Elektron denilen altın-gümüş karışımı bir maddeden yapılı ilk Lidya sikkelerinin görüntüsü baklaya benzemektedir. Lidyalıları devrin en zengin devleti yapan sebepler şunlardır: Ülke arazisinin verimli olması, bölgedeki akar sulardan Sartçay yataklarında altımn bol olması ve başkent Sardes'in (bu günkü Salihli) doğu-batı ticaret yolunun (Kral Yolu) üstünde bulunmasıdır.MÖ. 547 yılında Pers egemenliğine giren Lidyalılarda Ana Tanrıça (Kybele)'ya inancın sürdüğü, son zamanlarında Yunan tanrılarının da benimsendiği görülmektedir.
Mimari: Yapıların temelleri taş, döşe-mesi ise sıkıştırılmış sert kilden yapılıdır. Bir veya iki odalı evler bitişik düzendedir. Duvarlar kerpiçtir.Başkent Sardes'de yapılan kazılarda özenle yapılmış taş ve mermer yapılara rastlanmıştır. Diğer bölgelerde halkın taş duvarlı, ahşap damlı ve birçoğu sazdan yapılmış evlerde oturduğu sanılmaktadır Lidyalılar, ölülerini Frigler gibi tümülüslere gömmüşlerdir. Ancak Lidya tümülüslerinde taştan yapılı ayrı bir mezar odası ve buraya ulaşılan yollar yapılmıştır. Bunlarda oldukça zengin ölü hediyeleri bulunmuştur. Sahipleri kral ya da soylulardır. Orta ve aşağı tabakadan sayılan insanlar ise kayalara oyulmuş mezar odalarına gömülmüşlerdir.
Küçük El Sanatları: Lidya uygarlığında gelişmiş bir heykel sanatı vardır. Çeşitli Lidya tümülüslerinde ele geçen mermer heykellerde Doğu ve Batı etkilerinin kaynaşıp, sonuçta Lidyalılara has bir niteliğin ortaya çıktığı görülür. Batı Anadolu'da, yuvarlak motiflerin, yerlerini köşelilere bıraktığı "Geometrik Dönem" başlar (M.Ö. 950-600). Bu dönemi ise seramikte Doğu stili (Oryantalizan) ile siyah ve kırmızı figür tekniklerinin kullanıldığı dönem izler (M.Ö. 600-480). Her iki dönem arasında hüküm süren Lidyalılar, diğer Batı Anadolu uygarlıkları (Karya, Likya) gibi. Klâsik dönemin alt yapışım oluşturan eserler üretmişlerdir.
Üzerlerinde arslan, geyik, keçi ve kuş gibi hayvanların tasvir edildiği, yüksek bir konik ayağa sahip vazoların Lidyalıların buluşu olduğu sanılmaktadır Döneme ait buluntular arsında fil dişi ve altından yapılma heykeller, altından takı, rozet ve düğmeler önemli bir yer tutar. Sardes'te bulunan mermer tapınak modeli, çeşitli kabartmalarla süslü ve o dönem heykel sanatının ilginç örneklerindendir.
Alıntıdır...