Sitemizden daha iyi faydalanmak için giriş yapın.Eger kayıtlı degilseniz kayıt olun...

Join the forum, it's quick and easy

Sitemizden daha iyi faydalanmak için giriş yapın.Eger kayıtlı degilseniz kayıt olun...

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    BİLİM---BİLİM

    konyali042
    konyali042


    Mesaj Sayısı : 128
    Yaş : 30
    Nerden : konya
    Rep puanı : 0
    Points : 1000
    Kayıt tarihi : 03/09/08

    Puanlar
    Puan grafigi. Puan grafigi.:
    BİLİM---BİLİM Imgleft100/100BİLİM---BİLİM Emptybarbleue  (100/100)

    BİLİM---BİLİM Empty BİLİM---BİLİM

    Mesaj tarafından konyali042 Perş. Eyl. 04, 2008 3:59 pm

    Aristippos
    ___________________________________________________________________

    Aristippos

    (M.Ö. 435 - 366) Yunan filozofu. Kyrene okulunun veya Hazcılık adı ile tanınan öğretinin kurucusu. Sokrates'in derslerine devam etti. Bu derslerden, sadece, felsefeye pratik bir nitelik vermek gerektiği düşüncesine vardı. Hükümdarlara dalkavukluk etmek sanatının ustasıydı. Ömrünün bir kısmını Sicilya'da Dionysios'ların sarayında geçirdiği söylenir; ama hakkında söylenen her şeyin doğru olduğu şüphelidir.

    Kendisine mal edilen bir öğretiye göre mutluluk, haz aramaktan başka şey değildir. Yaşamın amacının mümkün olduğunca çok haz almak olması gerektiğine inanıyordu. "en üstün iyilik hazdır" ve "en büyük kötülük acıdır" diyordu. Bununla birlikte, bu öğretiyi ilk olarak ortaya koyanın, torunu Genç Aristippos olması da mümkündür.

    ______________________________________________________________________________________________________________________-
    Kaşgarlı Mahmut
    ________________________________________________________________________________________
    XI. yüzyılda yaşayan Türk dil bilginidir. Divân-ı Lügati’t-Türk adlı eseriyle ünlüdür. Karahanlılar soyundandır. 1072 yılında yazmaya başladığı eserini 1074'te tamamlayarak Bağdat'ta Abbasî halifesi El-Muktedî Billah'a sunmuştu. Eserin el yazması tek kopyası Fatih Millet Kütüphanesi'nde 1910 yılında bulundu. 1915-1917 yıllarında öğretmen Kilisli Rifat Efendi'nin çevirisi üç, Besim Atalay'ın çevirisi ise beş cilt olarak basıldı.Karahanlılar döneminde yetişen ve ilk Türk dil bilgini olan Kaşgarlı Mahmut’un doğum tarihi, kesin olmamakla birlikte 1025 olarak biliniyor. Babası Barsaganlı bir bey idi. 1071-1077 arasında Bağdat’ta bulunan Mahmut, Türk kültürünün Araplara tanıtılmasında büyük rol oynadı.

    İbn-i Fadlan, Gerdizi, Tahir Mervezî, Muhammed Avfî ve Beyhakî gibi kendi döneminin Türk hayat ve cemiyetleri üzerine eğilen ünlü alimleriyle birlikte Türk illerini adım adım dolaşan Kaşgarlı Mahmut, çalışmalarında Türkçe’yi resmi dil olarak kabul eden Karahanlı Devleti’nden de büyük destek gördü.Türkçe’nin serpilip gelişmeye başladığı o dönemde, Mahmut’la birlikte Balasagunlu Yusuf Has Hacib de Türk diline büyük hizmet etti. Bu iki Türk alimi, ortaya koydukları eserlerle, Türk dil birliğinin sağlanmasına önemli katkılarda bulundular.Aynı zamanda filolog, etnograf ve ilk Türk haritacısı olan Kaşgarlı Mahmut, Divân-ı Lügati’t-Türk adlı eserinde; yaşadığı devirdeki Türk illerinin ve boylarının kullandığı ağızları canlı olarak tespit etti.

    Oğuz Türklerinin 24 boyu ile ilgili şemayı da verdiği eserinde, Türkçe’nin zenginliğini ve Arapça ile Farsça yanındaki değerini ispata çalışan Mahmut, ayrıca Türkçe’yi Araplara öğretmek gayesiyle Kitâbu Cevâhirü’n-Nahvi Lügâti’t-Türk adlı gramer kitabını yazdı.

    Divân’ında Türk dilinin grameri yanında, Türk yer adları, Türk damgaları ve Türk topluluklarını da etraflı şekilde anlatan Kaşgarlı Mahmut, ömrünün sonlarına doğru tekrar memleketi Kaşgar’a dönerek, tahminen 1090’da burada vefat etti. Doğu Türkistan’da bulunan Kaşgar şehrine 35 kilometre uzaklıktaki Azak köyünde olan kabri, 1983 yılı Temmuz ayında bulundu. Türk illerini, obalarını ve bozkırlarını birer birer dolaşan ve Türk dili ve kültürüne ait topladığı malzemeyi titizlikle inceleyerek eserlerine alan Kaşgarlı Mahmut; Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma ve Kırgız boylarının ağız ve lehçelerini karşılaştırmalı olarak işledi. Ona göre; Türk lehçelerinin en kolayı Oğuz lehçesi, en dürüst ve kullanışlısı Yağma ve Tuhsi şivesi, en edebisi ise Kaşgar Türkçesidir.

    Divân-ı Lügati’t-Türk, bir önsözle sözlük kısmından meydana gelmiştir. Önsözde yazar Türk dilinin tarifini, lehçelerinin özelliklerini sayar ve dilbilgisi kurallarını, Arapça’dakilere kıyasla gösterip tespit eder. Ana dilinin Arapça’dan çok üstün olduğunu söyler ve örnekler verir. Bu arada, o bilgileri nasıl elde ettiğini, nasıl bütün memleketleri gezip dolaştığını da anlatır. İkinci, yani sözlük bölümü, Türkçe kelimelerin Arapça izahlarını kapsar. Bu nedenle, eser, Arapça yazılmış bir Türkçe sözlüktür. Ya da Türkçe’den Arapça'ya sözlüktür. Arapça dilbilgisindeki şekillerine göre sıralanmış 7500'den fazla kelime hakkında açıklama yapılmıştır.

    Büyük bilgin bu açıklamaları yaparken kelimelerin nerelerde ve hangi anlamlarda kullanıldığını göstermiştir. Bu esere ve onu izleyen başka eserlere kadar yazılı edebiyat örneklerimiz bilinmediği için, daha önceki yüzyıllara ait sözlü edebiyat örneklerini Kaşgarî'nin kitabından öğrenmekteyiz. Sagu denilen ağıtlar, koşuk dediği koşmalar, sav dediği atasözleri ve nazım şekillerinden başka verdiği dersten örneklerine bakarak meselâ Alp Ertunga adındaki destanlaşmış kahramanın varlığını da yine Divân-ı Lügati’t-Türk'ten öğrenmiş bulunuyoruz. Bu sebeplerden dolayı Kaşgarlı Mahmut'un Divân-ı Lügati’t-Türk'ü hem dil, hem edebiyat, hem toplum ve sosyoloji tarihimiz bakımından çok önemli belgeleri toplayan bir kaynaktır.

    Ancak bu kaynak eser 1910 yılına kadar bilinmiyordu. Gerçi Kâtip Çelebi'nin Keşfüzzünûn adlı bibliyografyasında Kaşgarlı Mahmut'tan da söz edilmiştir. Ama bu bilgi çok sınırlıdır. Vanizade Nazif Paşa'nın yakınlarından bir hanım, 1910 yılında İstanbul'daki Sahaflar Çarşısı'nda dolaşırken bu dev eseri tozlu raflarda bulmuş, satın almak istemiştir. Elindeki ganimetin kadrini ancak o zaman anlayan kitapçı, kitabın fiyatını 25 altına kadar yükseltmiş, hanım da kitabı alamamıştır. Ancak işi Maarif Nezareti'ne duyurmuştur. “Ne olduğu belirsiz bir kitaba avuç dolusu altın verilemeyeceği” gerekçesiyle Maarif Nezareti, eseri satın almayı reddetmiştir.

    Haber, kitap delisi merhum Ali Emiri Efendi'ye intikal etmiştir. Kitaplarını millete hediye ederek Fatih Millet Kütüphanesi'ni kurmuş ve ilk müdürlüğünü yapmış olan Ali Emirî Efendi, kitapçıyı getirtmiş, eseri inceledikten sonra adamı kütüphaneye kilitleyerek para tedarikine çıkmıştır. İşte böyle borç harç satın alınan Divân-ı Lügati’t-Türk, uzun zaman Ali Emiri Efendi'nin kıskanç titizliğiyle kütüphanede saklanmıştır. Ali Emirî Efendi, eserin basımına ancak Sadrazam Talat Paşa'nın ricası üzerine razı olmuştu. Eldeki yazma, Kaşgarlı Mahmut'un el yazısı olmamakla beraber ondan 192 yıl sonra Şam’lı Mehmet adında usta bir hattat tarafından yazılmış yer yüzündeki tek nüshadır. Kaşgarlı, eserini Araplara kabul ettirmek için iki yerde;

    Peygamberin iki hadisini zikreder ki, şunlardır:

    “Yüce Tanrı: Benim bir ordum vardır ki onlara Türk adını verdim. Onları doğuda birleştirdim. Bir millete kızarsam cezalandırmak görevini onlara veririm...” buyurmuştur.

    “Yüce Tanrı: Türkçe öğreniniz, çünkü Türkçe’nin uzun bir saltanatı vardır...” diye buyurur.

    Divanü Lügati't-Türk dünyanın her yanında, Türkoloji ilmiyle uğraşan pek çok bilgin için paha biçilmez bir kaynak olmuştur. Üzerinde şimdiye kadar yerli, yabancı, uzmanlar çok çeşitli incelemeler yapmışlardır.
    ____________________________________________________________________________________


    Very Happy Sad Surprised Shocked Cool Laughing Mad Razz Idea Question Exclamation Wink Rolling Eyes Twisted Evil Evil or Very Mad Crying or Very sad Embarassed Arrow Neutral What a Face Like a Star @ heaven Suspect I love you No @ cyclops monkey cat alien pale silent tongue pirat clown pig rabbit bounce


    En son konyali042 tarafından Paz Eyl. 14, 2008 5:17 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
    konyali042
    konyali042


    Mesaj Sayısı : 128
    Yaş : 30
    Nerden : konya
    Rep puanı : 0
    Points : 1000
    Kayıt tarihi : 03/09/08

    Puanlar
    Puan grafigi. Puan grafigi.:
    BİLİM---BİLİM Imgleft100/100BİLİM---BİLİM Emptybarbleue  (100/100)

    BİLİM---BİLİM Empty Geri: BİLİM---BİLİM

    Mesaj tarafından konyali042 Perş. Eyl. 04, 2008 4:01 pm

    Max Born
    ________________________________________________________________


    Max Born 11 aralık 1882'de anatomist ve embriyologist profesör Gustav Born ve Margarete née Kauffmann'ın oğulları olarak Breslau'da dünyaya geldi. Max Breslau'da König Wilhelm Gymnasium'a başladı. BreslauHeidelberg Zurich Universite'lerinde çalıştı. Daha sonra Klein Hilbert Minkowski ve Runge'in yanında matematik Schwarzschild'le astronomi Voight'le fizik üzerine çalıştı.

    1906'da Göttingen üniversitesi felsefe bölümünden elastik kablolar ve şeritlerin denge durumunu incelemesi üzerine ödül aldı. Bir yıl sonra aynı üniversiteden bu çalışmasıyla mezun oldu. Born daha sonra Larmor ve J.J. Thomson'un yanında çalışmak üzere kısa bir süre için Cambridge üniversite' sine gitti. 1908-1909 yıllarında Breslau'ya geri döndü.

    Fizikci Lummer ve Pringsheim 'le görecelik teorisi üzerine çalıştı. Bir yazısından dolayı Minkowski Born'u beraber çalışmak üzere Göttingen' e davet etti. Fakat 1909 kışında Born oraya varır varmaz Minkowski öldü. Born Minkowski ölünce onun fizik alanında yarım kalmış çalışmalarını tamamlamak için orada kaldı. Daha sonra relativistik elektron çalışmalarından dolayı Göttingen Universi'nde profesör oldu.

    1912'de Michelson'un görecelik üzerine ders verme teklifini kabul etti. Burada spectroscopik deneyler yaptı.
    1915' te Berlin üniversite'sinde görevli profesör Max Planck'a asistan olarak çağrıldı. Fakat Alman silahlı kuvvetlerine katılmak zorundaydı. Askeriyenin bilim offisinde sesin yayılışı üzerine çalıştı. Geri kalan zamanını kristaller üzerine ayırdı. Daha sonra Göttingen' deki çalışmalrını özetleyen Dynamik der Kristallgitter (Dynamics of Crystal Lattices) kitabını yayımladı.


    Birinci dünya savaşından sonra 1919'da Frankfurt üniversitesine laboratuvarlardan birinin yönetimini üstlenmek üzere profesör olarak atandı. 1921'de Göttingen'e James Franck'la eş zamanlı olarak döndü. 1925'te Amerika'ya kısa bir seyehati dışında 12 yıl boyunca burada kaldı. Bu yıllarda hayatının en önemli çalışmalarını gerçekleştirdi. Kristal ve Kristal Lattikler üzerine yapılmış bir çok araştırma ve takiben quantum teorisi üzerine yazılmış kitabını güncelleştirdi.


    1925-26 yıllarında Heisenberg ve Jordan'la beraber quantum mekaniğin prensipleri(matrix mekanik) ve daha sonra qunatum mekaniğinin istatistiksel gösterimi üzerine kendi çalışmalarını yayımladı. Birçok Alman fizikci gibi 1933'te göç etmeye zorlandı ve Cambridge üniversitesinden davet aldı. Burada Infeld'le birlikte nonlinear electrodynamics alanında çalışmalar yaptı. 1935-36 kışında Sir C.V. Raman ve öğrencileri ile birlikte Bangalore'de Hindistan Bilim enstütüsünde 6 ay geçirdi. 1936'da Edinburg'da 1953'te emekli oluncaya kadar sürdüreceği Felsefe bölümü profesörlüğüne atandı.


    Max Born Göttingen Moscow Berlin Bangalore Bucharest Edinburgh London Lima Dublin Copenhagen Stockholm Washington ve Boston üniversite akademilerinden burs Bristol Bordeaux Oxford Freiburg/Breisgau Edinburgh Oslo Brussels Universitesi Humboldt Universitesi Berlin ve Stuttgart Technical University 'den doctora diploması aldı. Ayrıca Cambridge Universite'sinden stokes madalyası sahibidir.
    Max 1913'de Hedwig née ile evlendi ve 3 çocuğu oldu. 1970'de öldü.
    __________________



    _____________________________________________________________Şahin Uçar ( 1949) </B>
    Prof. Dr. Şahin Uçar
    ___________________________________________________________
    Doğum Yeri, Tarihi : Acıyurt, Sivas 1949

    Doktora Tezi: “640-750 tarihleri arasında Araplar’ın Anadolu Seferleri”
    (“Anadolu’da İslam-Bizans Mücadelesi” adıyla yayınlanmıştır.) 1982

    Üniversite Mezuniyeti: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Umumi Türk Tarihi 1972

    Özel Eğitim: Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver, Kemal Batanay, Münir Nureddin Selçuk, Hâmid Aytaç gibi Türkiye’nin tanınmış üstatları nezâretinde Klasik Türk Mûsikisi ve Hat-Tezhib sanatları 1968-1972

    Orta Öğretim: Kızılırmak İlkokulu, ****** Ortaokulu, 4 Eylül Kongre Lisesi

    Öğretim ve Kariyer Tecrübesi:
    Sofya Yüksek İslam Enstitüsü Rektör Yardımcısı, Bulgaristan 2003
    İslâm Araştırmaları Merkezi ve İslam Ansiklopedisi Başkanı, İstanbul 2001
    Mütevelli Heyet Başkanı Danışmanı, H. A. Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi 1999
    Tarih Bölümü Başkanı, H. A. Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, Türkistan 1999
    Rektör Yardımcısı, Niğde Üniversitesi 1995
    Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü, Niğde Üniversitesi 1994
    Profesör: Eğitim Fakültesi, Niğde Üniversitesi, Nığde 1993
    Doçent: Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Selçuk Üniversitesi. Konya 1988
    Yardımcı Doçent: Selçuk Üniversitesi, Konya 1983
    Doktora: Edebiyat Fakültesi,Tarih Bölümü, ****** Üniversitesi 1977
    Paleografya ve Epigrafya Uzmanı: Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, ****** Üniversitesi, Erzurum 1976
    Sanat Tarihi Öğretmeni: Öğretmen Okulu, Sivas 1975
    Müzik Öğretmeni: 4 Eylül Lisesi, Sivas 1974
    Sosyal Bilgiler Öğretmeni: 4 Eylül Ortaokulu, Sivas 1973
    Müzik Öğretmeni: Yeni Levent Lisesi, İstanbul 1972

    Basılmış Kitapları:
    Şeyda Divanı (Klasik Osmanlı tarzında şiirler) Sivas, 1980, İkinci Baskı, Niğde,1987
    1980
    “Patterns and Trends in History” (Tarih Felsefesi hakkında İngilizce Makale, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Sayı: 3, Sayfa: 157-194), Konya
    1986
    Anadolu’da İslam–Bizans Mücadelesi, İşaret yy., İstanbul
    1990
    Tarih Felsefesi Açısından İslamda Mülk ve Hilafet, Konya, 1992.Türkiye Yazarlar Birliği’nden “Yılın Fikir Adamı” ödülü almıştır. İkinci Baskı, İz Yy., İstanbul 19921996
    Tarih Felsefesi Yazıları, Vadi Yayıncılık, Ankara
    1994
    Varlığın Mâna ve Mazmûnu, İz yy., İstanbul, Türkiye Yazarlar Birliği’nden bu eserle ikinci defa “Yılın Fikir Adamı” ödülü almıştır
    1995
    Malihülya, (Modern Türkçe Şiirler) Ötüken yy., İstanbul
    1997
    Tarih Felsefesi Meseleleri, Nehir yy., İstanbul
    1997
    İnsanın Yeryüzü Macerası, Gelenek yy., İstanbul 2003
    1989’da Ankara Valisi himayesinde İl Kültür Sergi salonunda “hat ve tezyinat” sergisi açmıştır ve Klasik Osmanlı Tarzındaki bazı besteleri de TRT Denetleme Kurulu’ndan geçerek TRT Repertuarı’na girmiştir.
    Yabancı Dil: İngilizce, Arapça, Farsça, Latince.

      Forum Saati Cuma Nis. 26, 2024 7:48 pm