Beni hasretini ezberlediğim İstanbul'a götürün
Önce kumsala durmadan öpücükler konduran
Dalgaları seyredeyim, kıskanayım tertemiz sevdalarını.
Sonra bir yağmur alsın Üsküdar'a giderken
Setresi uzun, eteği çamur katipleri göreyim
Orhan Veli'nin İstanbul'una götürün beni
Gözlerimi kapayıp dinlediğimde duyduğum
"Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa"
"Serin serin Kapalı Çarşı" olsun
Sevdiğine siz diyebilen saygılı aşıklara rastlıyım sonra
"Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda"
Deyişini sessizce dinleyim.
Sonra Münir Nurettin'den Mikrofonsuz şarkılar dinleyip
Ruhumu besleyim.
Beni "Gecesi Sümbül, Tükçesi Bülbül kokan"
İstanbul'a götürün
Yalıların alt katlarına misafir olan oynak suları seyredeyim.
Cumbada otursun iş işlesin kadınlar
Kafesli pencerelerden ud sesleri yayılsın akşama.
Topkapıya gideyim sonra
Surlardan tarihin gözleriyle bakayım İstanbul'a delik delik...
Ada Vapuru'nda uçuşsun saçlarım,
İşportacıların emek kokan seslerini dinleyim
Semalarında uçuşan bulutlarında Fatih'ten kalma Kırat'ın
Şahlanışına hayret edeyim,
Minareler gökyüzüne uzanıp seslensin ezanları.
Çamlıcaya giderken
"Aşk Bahçesinin Bülbülüyüz"
Diyen üç gülüne rastlayım Yesari Asım'ın
Onlardan parasız yaşayıp eğlenmenin sırrını alıp
Heybeli'de her gece mehtap'a çıkan aşıkların
Sandalına atlayım
Mehtabı seyrin zevkine bir dem de ben dalayım
Nargileleri'nin dumanıyla dert paylaşanlara
El sallayım
Bir akşam da bütün meyhanelerini dolaşayım İstanbul'un
Sevdiğimi arayım kadehlerdeki dudak izlerinde
En büyük sıkıntım dedikodu olsun
"Geç bunları anam babam bir kalemde" deyip
Gülüp geçeyim.
Beni göktemizi İstanbul'a götürün
Köprüde balık ekmek yiyim
Akşam serinliğini kaynatan Semaverlerinden
Bir bardak demli çay içip
Bir vapur ıslığında geri döneyim.
Önce kumsala durmadan öpücükler konduran
Dalgaları seyredeyim, kıskanayım tertemiz sevdalarını.
Sonra bir yağmur alsın Üsküdar'a giderken
Setresi uzun, eteği çamur katipleri göreyim
Orhan Veli'nin İstanbul'una götürün beni
Gözlerimi kapayıp dinlediğimde duyduğum
"Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa"
"Serin serin Kapalı Çarşı" olsun
Sevdiğine siz diyebilen saygılı aşıklara rastlıyım sonra
"Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda"
Deyişini sessizce dinleyim.
Sonra Münir Nurettin'den Mikrofonsuz şarkılar dinleyip
Ruhumu besleyim.
Beni "Gecesi Sümbül, Tükçesi Bülbül kokan"
İstanbul'a götürün
Yalıların alt katlarına misafir olan oynak suları seyredeyim.
Cumbada otursun iş işlesin kadınlar
Kafesli pencerelerden ud sesleri yayılsın akşama.
Topkapıya gideyim sonra
Surlardan tarihin gözleriyle bakayım İstanbul'a delik delik...
Ada Vapuru'nda uçuşsun saçlarım,
İşportacıların emek kokan seslerini dinleyim
Semalarında uçuşan bulutlarında Fatih'ten kalma Kırat'ın
Şahlanışına hayret edeyim,
Minareler gökyüzüne uzanıp seslensin ezanları.
Çamlıcaya giderken
"Aşk Bahçesinin Bülbülüyüz"
Diyen üç gülüne rastlayım Yesari Asım'ın
Onlardan parasız yaşayıp eğlenmenin sırrını alıp
Heybeli'de her gece mehtap'a çıkan aşıkların
Sandalına atlayım
Mehtabı seyrin zevkine bir dem de ben dalayım
Nargileleri'nin dumanıyla dert paylaşanlara
El sallayım
Bir akşam da bütün meyhanelerini dolaşayım İstanbul'un
Sevdiğimi arayım kadehlerdeki dudak izlerinde
En büyük sıkıntım dedikodu olsun
"Geç bunları anam babam bir kalemde" deyip
Gülüp geçeyim.
Beni göktemizi İstanbul'a götürün
Köprüde balık ekmek yiyim
Akşam serinliğini kaynatan Semaverlerinden
Bir bardak demli çay içip
Bir vapur ıslığında geri döneyim.