XI. yy.'in ortalarından itibaren Avrupa devletlerinde yeniden teşkilâtlanmaların olduğu görülür. Türk-İslâm ülkelerine yapılan Haçlı seferleri iki yüzyıl kadar devam etmiştir.
Özellikle XII.-XV. yy.'lar, Avrupa'nın Klâsik Orta Çağı'dır. Yeni düzenlemeler, endüstri ve ticarî gelişmeler; kültürel faaliyetleri ve sanat hareketlerini de yakından ilgilendirmiştir. XIII. yy.'dan itibaren zayıflayan "imparatorluk" düşüncesinden sonra, birçok devlet, yerel güçler ve prenslikler kurulmuştur. Güçlü kralların yönetiminde olan istikrarlı ülkelerde zanaatçı, tüccar ve bankerlerin oluşturduğu yeni bir sosyal sınıf daha ortaya çıkmıştır. Rahipler sınıfı da etki alanlarım genişletmekten geri kalmamışlardır.
Dönemin sanat üslûbu Gotik diye adlandırılır. XII. yy.'dan başlayıp XVI. yy.'a kadar uzamr. İlk.kez Fransa'da doğmuştur.
Mimarî XII. yy.'da, ortada kesişen kemerler örtüldükten soma, aralan doldurularak sivri çapraz tonozlar yapma yöntemi bulunmuştur. Böylece hem inşası kolay, hem de çok sağlam tonozlar elde edilmiştir.Çapraz tonozu şu şekilde tanımlayabiliriz: Ortadan uzunlamasına bölünmüş iki silindir, eğer yan yana dururlarsa birer beşik tonoz; birbirlerini keserek artı (+) şeklini alırlarsa çapraz tonoz olurlar. Bu tip bir yapıda dört tonozun ara kesit hatları birbirine göre belirgin bir çıkıntı görünümündedir.
Çapraz tonozda, tonoz ağırlıkları, tonoz kaburgalarım oluşturan dört kemerle dört noktaya çekilmektedir. Ağırlık buradan sütunlara, sütun demetlerine ve fılayaklarına aktarılınca, duvarlar eski önemini yitirir ve kaybolur. İşte, Gotik mimarlığa kendine has görünümü kazandıran da bu ortada kesişen sivri tonozlar ve onların yapılışındaki teknik özelliktir.
Tonozları taşıyan paye sıralarının araları pencerelerle ve renkli camlarla kaplanarak kilisenin içi artık dış dünyaya açılmıştır. Sonuçta, gök yüzüne yükselen, sivri tonozlar, sivri kemerler ve sütunlardan ibaret, düşey çizgilerin hâkim olduğu zarif ve görkemli Gotik kiliseler doğmuştur.
Kiliselerin cephesi anıtsal portallerle bütün Hristiyanları davet eder gibidir. Portallerin etrafı Tevrat ve İncil'den alınmış konuları anlatan heykel ve kabartmalarla kaplıdır. Roman sanatında başlayan çift kuleli cephe, Gotikte de devam etmiştir.
Büyük katedral ve kiliselerin yapılmasında dinî inanışların etkisi başta gelmektedir. Ayrıca, gelişmiş kentlerdeki piskoposların ve zengin tüccarların, diğer bütün yapıların üstünde uzak mesafelerden kolaylıkla gözükebil en büyük katedraller aracılığıyla dünyayı büyülemek ve hayrete düşürmek gibi bir arzu içinde oldukları anlaşılmaktadır.
Gotik sanatın en tanınmış ve güzel eserlerinin asıl vatanı Fransa'daki Leon Katedrali,Paris'te Notre Dame, Chartres (Şartr) Katedrali, Reims (Rayms) ve Amiens (Amyen) katedralleri bu üslûbun şaheserleri olarak tanınırlar.
İngiltere, Gotik üslûbun erken görüldüğü bir ülkedir. Önceleri Fransız etkisiyle kendini gösteren özellikler, daha sonra farklı laşarak uygulanmıştır. Salisbury (Şali sböri) ve Lincoln katedralleri dönemin önemli yapılarındandır.
Almanya'da geç Roman sanatı, Gotik akıma bir süre direnmiş, Gotik katedraller XIII. yy. ortalarından sonra Fransa'ya yakın çevrelerde ortaya çıkmştır. Alman Gotiğinin özellikleri arasında tek kuleli cepheler ve bazilika plânının yerini alan holkiliseleri belirtilebilir. Bu tür yapılar yükseklik ve genişlikleri aynı olan bölümlerden oluşmuşlardır
Gotik mimarî İtalya'ya tam anlamıyla girmemiş, Roman sanatından Rönesans'a geçilmiştir. Ancak, sivri kemer bu ülkede de sevilmiş ve kullanılmıştır.1300'lerden sonra, özellikle Fransa ve İngiltere'de Geç Gotik denilen üslûp ortaya çıkar. Genel çizgilerde ve süslemede aşırı parçalanma ve hareketlilik göze çarpar. Tonozlar ağ veya yelpaze gibi açılan kaburgalarıyla çok zengin ve çeşitlidir. Bu akım pencere unsurlarında ve kiliseyi süsleyen eşyalarda da dikkati çeker. İngiltere'deki Nonwich Katedrali (Exeter Katedrali), Londra'da Westminster Abbey'm bazı bölümleri bu niteliktedirler.Milano Katedrali bu geç üslûbun bir eseri ve İtalya'nın en karakteristik Gotik.yapısıdır
Resim Ve Heykel Sanatı: Orta Çağ boyunca heykel ve kabartma sanatı mimarînin hizmetinde olmuştur. Portaller başta olmak üzere, duvar payeleri, alınlıklar gibi yerlerde dinî konulu figürlü plastik geniş yer tutar.Chartres ve Reims gibi katedraller mimarîleri kadar heykel ve kabartmaları bakımından da ünlüdürler. Erken dönemde sakin duruşiu figürlerin yerini, geç dönemlerde hareketli duruşlar almıştır. Gerek yüz ifadeleri ve gerekse elbiselerde de buna uyulmuştur.
Gotik mimarîde duvarlar önemini yitirip geniş pencereler açıldığı için, resim yapacak yüzeyler azalmıştır. Buna karşılık vitray sanatı gelişmiştir. Resim sanatı açısından en göze çarpan çalışmalar, altarları süsleyen levhalardır.
Alıntıdır...
Özellikle XII.-XV. yy.'lar, Avrupa'nın Klâsik Orta Çağı'dır. Yeni düzenlemeler, endüstri ve ticarî gelişmeler; kültürel faaliyetleri ve sanat hareketlerini de yakından ilgilendirmiştir. XIII. yy.'dan itibaren zayıflayan "imparatorluk" düşüncesinden sonra, birçok devlet, yerel güçler ve prenslikler kurulmuştur. Güçlü kralların yönetiminde olan istikrarlı ülkelerde zanaatçı, tüccar ve bankerlerin oluşturduğu yeni bir sosyal sınıf daha ortaya çıkmıştır. Rahipler sınıfı da etki alanlarım genişletmekten geri kalmamışlardır.
Dönemin sanat üslûbu Gotik diye adlandırılır. XII. yy.'dan başlayıp XVI. yy.'a kadar uzamr. İlk.kez Fransa'da doğmuştur.
Mimarî XII. yy.'da, ortada kesişen kemerler örtüldükten soma, aralan doldurularak sivri çapraz tonozlar yapma yöntemi bulunmuştur. Böylece hem inşası kolay, hem de çok sağlam tonozlar elde edilmiştir.Çapraz tonozu şu şekilde tanımlayabiliriz: Ortadan uzunlamasına bölünmüş iki silindir, eğer yan yana dururlarsa birer beşik tonoz; birbirlerini keserek artı (+) şeklini alırlarsa çapraz tonoz olurlar. Bu tip bir yapıda dört tonozun ara kesit hatları birbirine göre belirgin bir çıkıntı görünümündedir.
Çapraz tonozda, tonoz ağırlıkları, tonoz kaburgalarım oluşturan dört kemerle dört noktaya çekilmektedir. Ağırlık buradan sütunlara, sütun demetlerine ve fılayaklarına aktarılınca, duvarlar eski önemini yitirir ve kaybolur. İşte, Gotik mimarlığa kendine has görünümü kazandıran da bu ortada kesişen sivri tonozlar ve onların yapılışındaki teknik özelliktir.
Tonozları taşıyan paye sıralarının araları pencerelerle ve renkli camlarla kaplanarak kilisenin içi artık dış dünyaya açılmıştır. Sonuçta, gök yüzüne yükselen, sivri tonozlar, sivri kemerler ve sütunlardan ibaret, düşey çizgilerin hâkim olduğu zarif ve görkemli Gotik kiliseler doğmuştur.
Kiliselerin cephesi anıtsal portallerle bütün Hristiyanları davet eder gibidir. Portallerin etrafı Tevrat ve İncil'den alınmış konuları anlatan heykel ve kabartmalarla kaplıdır. Roman sanatında başlayan çift kuleli cephe, Gotikte de devam etmiştir.
Büyük katedral ve kiliselerin yapılmasında dinî inanışların etkisi başta gelmektedir. Ayrıca, gelişmiş kentlerdeki piskoposların ve zengin tüccarların, diğer bütün yapıların üstünde uzak mesafelerden kolaylıkla gözükebil en büyük katedraller aracılığıyla dünyayı büyülemek ve hayrete düşürmek gibi bir arzu içinde oldukları anlaşılmaktadır.
Gotik sanatın en tanınmış ve güzel eserlerinin asıl vatanı Fransa'daki Leon Katedrali,Paris'te Notre Dame, Chartres (Şartr) Katedrali, Reims (Rayms) ve Amiens (Amyen) katedralleri bu üslûbun şaheserleri olarak tanınırlar.
İngiltere, Gotik üslûbun erken görüldüğü bir ülkedir. Önceleri Fransız etkisiyle kendini gösteren özellikler, daha sonra farklı laşarak uygulanmıştır. Salisbury (Şali sböri) ve Lincoln katedralleri dönemin önemli yapılarındandır.
Almanya'da geç Roman sanatı, Gotik akıma bir süre direnmiş, Gotik katedraller XIII. yy. ortalarından sonra Fransa'ya yakın çevrelerde ortaya çıkmştır. Alman Gotiğinin özellikleri arasında tek kuleli cepheler ve bazilika plânının yerini alan holkiliseleri belirtilebilir. Bu tür yapılar yükseklik ve genişlikleri aynı olan bölümlerden oluşmuşlardır
Gotik mimarî İtalya'ya tam anlamıyla girmemiş, Roman sanatından Rönesans'a geçilmiştir. Ancak, sivri kemer bu ülkede de sevilmiş ve kullanılmıştır.1300'lerden sonra, özellikle Fransa ve İngiltere'de Geç Gotik denilen üslûp ortaya çıkar. Genel çizgilerde ve süslemede aşırı parçalanma ve hareketlilik göze çarpar. Tonozlar ağ veya yelpaze gibi açılan kaburgalarıyla çok zengin ve çeşitlidir. Bu akım pencere unsurlarında ve kiliseyi süsleyen eşyalarda da dikkati çeker. İngiltere'deki Nonwich Katedrali (Exeter Katedrali), Londra'da Westminster Abbey'm bazı bölümleri bu niteliktedirler.Milano Katedrali bu geç üslûbun bir eseri ve İtalya'nın en karakteristik Gotik.yapısıdır
Resim Ve Heykel Sanatı: Orta Çağ boyunca heykel ve kabartma sanatı mimarînin hizmetinde olmuştur. Portaller başta olmak üzere, duvar payeleri, alınlıklar gibi yerlerde dinî konulu figürlü plastik geniş yer tutar.Chartres ve Reims gibi katedraller mimarîleri kadar heykel ve kabartmaları bakımından da ünlüdürler. Erken dönemde sakin duruşiu figürlerin yerini, geç dönemlerde hareketli duruşlar almıştır. Gerek yüz ifadeleri ve gerekse elbiselerde de buna uyulmuştur.
Gotik mimarîde duvarlar önemini yitirip geniş pencereler açıldığı için, resim yapacak yüzeyler azalmıştır. Buna karşılık vitray sanatı gelişmiştir. Resim sanatı açısından en göze çarpan çalışmalar, altarları süsleyen levhalardır.
Alıntıdır...