Sitemizden daha iyi faydalanmak için giriş yapın.Eger kayıtlı degilseniz kayıt olun...

Join the forum, it's quick and easy

Sitemizden daha iyi faydalanmak için giriş yapın.Eger kayıtlı degilseniz kayıt olun...

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Dekoratif Sanatlar

    Krall100
    Krall100


    Mesaj Sayısı : 161
    Yaş : 34
    Nerden : Ankara
    Rep puanı : 0
    Points : 1253
    Kayıt tarihi : 02/09/08

    Puanlar
    Puan grafigi. Puan grafigi.:
    Dekoratif Sanatlar Imgleft1000/200Dekoratif Sanatlar Emptybarbleue  (1000/200)

    Dekoratif Sanatlar Empty Dekoratif Sanatlar

    Mesaj tarafından Krall100 Cuma Nis. 10, 2009 10:27 pm

    Sanat - Sanat Dalları

    Gerçek anlamıyla, XIX. yy'ın baş­langıcında ortaya çıkan dekoratif sanatlar ya da tatbiki sanatlar (uy­gulamalı sanatlar) terimi, sanatsal yanı ağır basan çeşitli eşyaların ya­pımına yönelik sanayi ya da el sa­natlarındaki çeşitli dalları belirtir. Dekoratif sanatların başlıcaları şunlardır: Mücevhercilik; emay işle­meciliği ve bütün metal işleme sanatları; halıcılık, nakışçılık ve öbür dokuma sanatları; mobilyacılık ve teknikleri; seramikçilik; camcılık; fildişi işlemeciliği; metalleri süsleme­de başvurulan gravür, vb. teknikler; desen; resim; tezhip; altın kapla­ma; ağaç işçiliği; deri işleme; vb.

    İLK SÜSLEME SANATLARI

    Süsleme sanatlarının kökeni tarih öncesi dönemlere uzanır: Yontmataş devrinden başlanarak kemikten ya da mamut dişinden yapılmış çe­şitli eşya ve aletlerin oyma motifler­le süslendiği bilinmektedir (sözkonusu motiflerin bazıları figüratif özellikler, bazılarıysa "geometrik" denilen soyut özellikler taşır). Magdalenyen'e özgü mobilya sanatı,güzel eşya, süslü alet yapma beğenisinin çok erken dönemlerde ortaya çıktı­ğını kanıtlar. Daha sonraki dönem­lerde de, söz konusu beğeninin, tunçtan süs eşyaları ve silah yapımı ile seramiklerde sürüp gittiği bilin­mektedir.Eskiçağ uygarlıklarına ilişkin me­zarlarda da, şaşırtıcı bir incelikle süslenmiş çok sayıda değerli eşya ortaya çıkarılmıştır. Eski Mısır sa­natı, çeşitli alanlardaki süslü eşya yapımıyla bu alanda ön sırada yer alır; gerçekten Eski Mısır'da heykel­cikler, seramik ya da tunçtan küçük figürler, cilahtaştan ya da toprak­tan yapılmış kap kaçak, çok ince işlenmiş mücevherler, çömlekler, fildişi heykeller, dinsel törenlerde kullanılan eşyalar, aletler, mobilya­lar gerçekleştirilmiştir. Ama Eski Mısır'ın yanı sıra, bütün eski uygarlıklar (Sümer, Asur, Eski Yunan, Girit'teki Minos uygar lığı, Etrüskler), süsleme sanatlarında eşsiz örnekler vermişlerdir. Bu ürünlerde özellikle dekor kaygısı, in­celik, üsluptaki tutarlılık dikkati çe­ker. Eskiçağ uygarlıklarından kalma ağaçtan yontulmuş bir eşyada, bir mücevherde, fildişinden bir heykel­cikte, günümüzdeki dekoratif sanat­ların örneklerinden olan küçük biblolarda genellikle Taslanmayan anıt­sal bir hava göze çarpar.

    EKSİKSİZ BİR UYUM

    Dekoratif sanatlara ilişkin bir başka özellik de, Eski Yunan ve Roma uy­garlıklarında göze çarpar. Eski Yu­nan'daki çömleklerde, dekorun biçi­me eksiksiz bir uyum sağladığı görü­lür: O dönemdeki sanatçıların ger­çekleştirdikleri anıtların yüzeylerin­de yer alan renkli süslemeler (bun­lar günümüze kalmamıştır), mimari bütünlerin bağıntılarını vurgulama­ya yönelikti. Romalılar da mobilya­larının biçimini aynı düşünceyle gerçekleştirerek, dekor ile biçimi kaynaştırırlardı.Süslenen eşya öyle­sine bir bütün oluştururdu ki, bu eş­yayı seyreden kişi çeşitli parçalarını ayırt etmeye çalışmazdı. Eski deko­ratif sanatların ürünlerindeki bütün güzelhk de, işte bu uyumdan kay­naklanıyordu: Dekor ürünün yüze­yine yapıştırılmamış, onunla tam anlamıyla bütünleştirilmiştir. Ama Roma'da daha sonra, dekoratif sanatlardaki üslubun giderek gerile­diği görülür: İmparatorluğun geniş­lemesiyle çeşitli yabancı akımların Roma'ya özgü dekoratif sanatlara karışması sonucu,söz konusu sanat­taki özgünlük yok olmuştur; Aşağı İmparatorluk dönemindeki sanat, birbiriyle uyuşmayan üslupların yer aldığı bir sanattır.

    ÜSLUBUN GÜÇLÜLÜĞÜ

    Dekoratif sanatların büyüklüğü, bü­tün çağlar ve uygarlıklar boyunca, üslubun güçlülüğüne bağlı kalmış, dekoratif sanatların en verimli ol­duğu çağlar, sanatın bütün alanla­rında ortak bir üslubun benimsendi­ği çağlar olmuştur. Ortaçağ bunun örneklerinden biridir: Ortaçağ'da mobilyalar anıtsal bir mimarlık ya­pıtı olarak tasarlanır ve bu mobilya­lara uygulanan oyma işlemi, güzel­liklerini bozmazdı; öte yandan dinsel eşya yapımı da son derece ge­lişmişti. Bununla birlikte Gotik çağın sonunda dekoratif sanatlar yozlaş­maya başlamıştır.Rönesans döneminde dekor ve biçim birbirinden ayrılmış, Giovanni da Udine ile Raffaello'nun Vatikan ga­lerileri için gerçekleştirdikleri de­korların ardından ortaya çıkan "grotesk" dekor modası, süsleme üslubuna, fanteziyi getirerek yeni bir boyut kazandırmıştır.

    SANATLARIN FARKLILAŞMASI

    Rönesans döneminde dekoratif sa­natlar varlığını belli bir ölçüde sür­dürmüştü; ama XVII. yy'dan başla­yarak, dekoratif sanatlar yaşayan sanat niteliğini yavaş yavaş yitirmeye başladı ve sanatçı ile zanaatçı arasında bir ayrım ortaya çıktı. Av­rupa'da, özellikle de Fransa'da, de­koratif sanatlar Le Brun'ün etkisiy­le Fransız Krallık Akademisi'nin gü­dümü doğrultusuna girerken, İtalya' da aynı dönemlerde sanat dilini ye­nileştirmeye çalışan, ama fanteziyi aşmayı başaracak bir üslup bula­mayan barok akımı gelişti: Bu akımda, dekor, biçime oranla ön plana geçiyordu. XVIII. yy'da barok üslup ve uzantıları olan rokay, rokoko üs­lupları, Avrupa'nın her yanında yaygınlaştı. Barok üslup öylesine bir yenilik ve fanteziyle doluydu ki, dö­nemin beğenisini derinden etkileyen önemli bir üretime yol açtı. XVIII. yy. sonlarındaki yeni-klasikçi tepki ve onu izleyen romantizm, XVIII. yy. zaanatçılarınm ürünlerindeki süsle­me ustalığına ve virtüözlüğe duyu­lan hayranlığın sürmesine engel ol­madıysa da,XIX. yy'da kitlesel sana­yileşme ve dekoratif sanatlarda ma­kineleşmeye gidilmesi, nesne ve bi­çim yaratan el sanatı olarak zanaat­çılığın ortadan kalkmasına yol açtı.

    MODERN DEKORATİF SANATLAR

    Dekoratif sanatların yozlaştığını gö­ren sanatçılar, bu sanatların eski gücüne kavuşabilmesi için bazı ilkeler ortaya attılar: Malzemenin özelliklerine saygı duymak (bu da her tekniğin özerk kalmasını sağlı­yordu) ; biçimleri akılcı bir yolla kullanıma uydurmak; dekoru da biçime uydurmak. Fransa'da 1863 yılında sanat meslekleri teknisyenlerinin bir dekoratif sanatlar birliği oluş­turdukları görüldü; bu hareket de­koratif sanatların yenilenmesini sağladı. Yaşayan yeni üslupları (1900'de Modern üslup; 1925'te "de­koratif sanatlar" üslubu) yaratmak için yapılan ilk girişimler, XIX. yy' in yanılgıları içinde direttikleri için başarısızlığa uğradılar; ama birey­sel girişimler, birbirini izledi. Aynı dönemlerde önce Almanya'da, son­ra da A.B.D'nde ortaya çıkan Bauhaus topluluklarının ve "sanayi estetiği" akımının gelişmesiyle, XX. yy'a özgü bir dekoratif sanatlar üs­lubu yaratıldı. Dizayn etkinlikleriyle bu modern üslup, 1950 yıllarından sonra dünyanın çeşitli ülkelerine dağıldı.

    TÜRKLERDE DEKORATİF SANATLAR

    Türklerin îslâm dinini benimsemele­rinden önceki dönemden kalma de­koratif sanat örnekleri olarak nitele­nebilecek ürünler arasında hah, kilim, çeşitli kap kaçak süslemeleri ye maden işçiliği ürünleri sayılabi­lir. Bunlarda önceleri hayvan motif­lerinin ağır bastığı, ama daha sonra bitkisel süslere de yer verildiği gö­rülür.

    İran Selçuklularında (X. ve XII. yy' lar), dekoratif sanatlara önem veril­miş, özellikle mimarlık alanında, geometrik motiflerle bezenmiş çini, sırlı tuğla, vb. kullanılmıştır. Anadolu Selçukluları mimarlığında da mozaik çini ve taş işçiliği önem kazanmış, daha sonraları geometri! süslerden, hem taş, hem de ağaç işçiliği alanında yararlanılmıştır. Anadolu Selçuklularının dekoratij sanatlarında mozaik çininin önemli yeri vardır. Camilerin ve medresele­rin, içlerinin olduğu kadar, dışları­nın süslenmesinde de çiniye yer verilmiştir.Anadolu Selçukluları, seramik sa­natının yanı sıra, halı dokumacılı­ğında da güzel örnekler vermişler­dir. Bu alanda da geometrik motif­lerden yararlanılmış, ama ayrıca, üsluplaştırılmış bitki motifleri de kullanılmıştır. Halıların kenar süsleriyse, kufi yazılarla bezenmiştir. Ote yandan, Selçuklular yazı ve tez­hip sanatında da büyük ustalığa ulaşmışlar ve değerli örnekler ver­mişlerdir. Anadolu'da Selçuklulardan sonraki beylikler döneminde, dekoratif sa­nat ürünlerinde yavaş yavaş bir yalınlaşma görülmüş, bu tutum Os­manlı sanatında daha da belirgin­leşmiştir. Sözgelimi,mimarlık alanın­da taş işçiliği eski önemini yitirmiş, ama çini (özellikle mozaik tekniğiyle gerçekleştirilmiş olan ürünler; söz­gelimi, İstanbul'da XV. yy'ın ikinci yarısında gerçekleştirilen Çinili Köşk) çok daha önem kazanmıştır. Çini süslemelerde geometrik öğelere geniş yer verilmiş ve çeşitli eski yazı örneklerinden süslemede yararla­nılmıştır. XVI. yy'ın ikinci yarısında çinilerde lale, karanfil, vb. çiçek­ler, kuş ve daha başka hayvan mo­tiflerine yer verilmiştir. Seramik alanındaki ilk Osmanlı ör­nekleri XV. yy'dan kalmadır; ayrıca yazı ve tezhip sanatı da son derece geliştirilmiştir. XVI. — XVIII. yy'lar arasında gerçekleştirilmiş rahleler ve Kur'an cüzü mahfazaları da kakmalarla (sedef, fildişi) süslenmiştir. Osmanlılar ayrıca, dekoratif süsle­menin cam işçiliği alanında da çok güzel örnekler vermişlerdir.

    Osmanlı döneminde yapılmış olan Beylerbeyi ve Dolmabahçe sarayla­rının çeşitli bölümlerindeki süsleme­lerde,ampir,barok,rokoko üslupları­nın yanı sıra,Doğu süsleme sanatının etkileri ve seçmeci bir üslupta ya­pılmış örneklerde yer verilmiştir.

    Alıntıdır...

      Similar topics

      -

      Forum Saati C.tesi Nis. 27, 2024 1:30 am