Sitemizden daha iyi faydalanmak için giriş yapın.Eger kayıtlı degilseniz kayıt olun...

Join the forum, it's quick and easy

Sitemizden daha iyi faydalanmak için giriş yapın.Eger kayıtlı degilseniz kayıt olun...

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Niçin Sanat?

    Krall100
    Krall100


    Mesaj Sayısı : 161
    Yaş : 34
    Nerden : Ankara
    Rep puanı : 0
    Points : 1253
    Kayıt tarihi : 02/09/08

    Puanlar
    Puan grafigi. Puan grafigi.:
    Niçin Sanat? Imgleft1000/200Niçin Sanat? Emptybarbleue  (1000/200)

    Niçin Sanat? Empty Niçin Sanat?

    Mesaj tarafından Krall100 C.tesi Nis. 11, 2009 6:46 pm

    Sanat - Sanat Yazıları

    Toplum içinde yaşayan insan, ister istemez toplumsal olmak zorundadır. Toplumun dışına çılkmak -istese de, istemese de elinden gelmez. Ama, ferdi kelimesini icadeden o değil midir?» diyen Orhan Veli'nin sanat görüşü şöyledir:

    Toplum içinde yaşıyan insan, toplum içinde yaşadığı için de toplumsal ol­ması gereken insan değil midir? Mademki, o, bu kelimeyi, toplum içinde yaşar­ken icadetmiş; bu kelimenin bir değeri olması gerektir; öyleyse demek ki, in­sanoğlu, toplum içinde, ferdî kelimesinden başka hiçbir kelime ile anlatamıyacağı bir hal görmüş; bu hali anlatmak zorunda kalmış; anlatabilmek için de tutmuş, böyle bir kelime uydurmuş. Bugün ferdî kelimesinden faydalanan bi­limler bu kelimeyi kullanırken neyi murad ediyorlar, o tarafı hiç karıştırmıyalım; o iş, daha çok, bilginlerin işi. Biz şimdilik bu kelimeyi, ayak üstünde, ge­zerken, dolaşırken, yemek yerken, su içerken kullandığım anlamda alalım.

    Ferdî nedir? Öteki insanlara benzemiyen taraflarımız mı? Ama onlar da bize öteki insanlardan, yani toplumdan gelmiyor mu? Meselâ yalnızlık duygusu üzerinde duralım, insan toplum içinde yaşamasaydı, yalmzlık duygusu diye bir duygunun var olduğunu bilebilirmiydi? Ona bu duyguyu öğreten zaman za­man bunu duymasına, duyduğu vakit de, söylemesine sebep olan şey, toplum içinde yaşaması değil midir? Bunun gibi herşey; kin, nefret, muhabbet, bize hep insanlardan, hep toplumdan gelmiyor mu? Böyle olunca da bu duyguların ferdî olmaları, toplumsal olmaları kadar kolay olmuyor. Onları ferdî sayabilmemiz için bu duyguların bazı kimselerde öbür insanlarmkinden farklı, öbür insanla­rınkine benzemeyen şekillerde var olduğunu görmemiz gerekiyor, işin doğrusu, hani öyleleri de yok değil.

    Dostoyevski'nin kahramanları çok kere bizim duymadığımız şeyleri duyar­lar. Sanki onların hisleri başkadır, sanki bizim gibi değil de başka türlü yara­tılmışlardır. Zaman zaman böyle duyan şairlere de rastlarız. Bence yalnız on­lara ferdî demek lâzımdır. Çünkü onlar insanı toplum içindeki benzerlerinden ayıarn, kahramanlarını toplumdakmden farklı varlıklarmış gibi gören kimse­lerdir. Okuyucu bir eseri yaşamak yani o eserin içinde kendini, kendine ben­zeyen insanı bulmak ister. Bulamadı mı o eser ona başka bir dünyadan bahsediyormuş gibi gelir. Onun için sanat adamının işi okuyucusuna, içinde yaşadığı dünyanın adamını vermek, onun duygularını, onun düşüncelerini anlatmaktır. Konu, ferdin hali de olabilir, yeter ki o hal toplumun hali olsun.

    Bir sanat adamı kahramanlarını milyonların içinde dolaştırır; ama kahra­man, bizim duyduklarımızı, hiçbir vakit bizim gibi duymazsa o esere toplum­sal bir eser diyemeyiz. Değil milyonların, milyarların içinde geçsin. Buna karşı­lık bir başka eser tek başına yaşayan bir insanın halinden, yani bir ferdin halin­den bahsetmektedir. Fakat o fert o kadar bizim gibi düşünür ki, onu bir toplum­dan ayıramayız. Sanatkârı da toplum sanatkârıdır. Ferdin halini anlatan bir eser olarak Rohinson'u hatırladım. Her İngüizin içinde bir Robinson yaşama­saydı. Daniel de Foe bu kadar büyük olabilir miydi? Bugün toplum edebiya­tının en fazla itibar gördüğü yerlerde sık sık toplum meselelerine dokunmuş in­sanların türlü dertleriyle uğraşmış olan Dostoyevski'yi geri, buna karşılık hep cinlerden, hep perilerden, hep olmayacak şeylerden bahsetmiş olan Gogol'u ileri sayıyorlar. Neden acaba? Çünkü Gogol, entrikaları batıl inançlara daya­nan eserlerinde, insandan bahsettiği zaman, onu dünya insanları arasından çı­karmasını onu dünya insanlariyle ortak olan taraflarını ortaya koymasını öyle bir biliyor ki, eserini kendi içinde yaşadığı toplumun eseri saymamak kimsenin elinden gelmiyor. «Sanat, sanat için midir, yoksa toplum için midir?» der duru­ruz. Elbette toplum içindir. Toplum için olmayan birşey yoktur ki, sanat olsun.

    Alıntıdır...

      Forum Saati Cuma Nis. 26, 2024 10:47 pm